Category Archives: yukarıçiğil
BİR ÇİĞİLLİ OLARAK ÇOK ÜZÜLDÜM!
Olay gerçekten çok acı…
Rabbim kimseye evlat acısı yaşatmasın.
Hele hele, 10 yaşındaki çocuğu babası tarafından öldürülmüş bir anne ve eş için sözün bittiği yerdeyiz.
Tüm Türkiye, olayı aktaran ajansın ve haberleştiren medya organlarının haberleri altına yorumlar döşenmekle meşgul şimdi. Neye yarayacaksa?
Artık ne diyebiliriz ki…Şimdi geriye yalnızca büyük bir acı kaldı.
Efendim biliyorsunuz Pazartesi gün , 2015 yılında Aşağı Çiğil’den Konya’ya gelmiş ve Karatay ilçesindeki bir apartmanda,apartman görevlisi olarak çalışan İsmail KILINÇER, 10 yaşındaki kendi oğlu Hüseyin’i öldürdü. Sonra da kendisini polise ihbar etti.
Bugün medyaya yansıyan ilk ifadelerinde de; “Kendisinin günahkar biri olduğunu, 10 yaşındaki oğlunun ise,henüz günahsız olduğunu belirterek, büyüdüğünde günah işlerse oğlunun da cennete gidemeyeceğini söyleyip,çocuğunu cennete gitmesi için(?) kendisinin öldürdüğünü” söylemiş.
Tabii bu ifadelerin basına yansıması üzerine,dine ve dindarlara her zaman saldırmak için bekleşen tayfa,yine klavyelerinin başına üşüştüler.
Ben Psikolog değilim.Psikiyatrist de değilim,
Kriminal konulardan ise hiç anlamam.
Yargıya kalmış bu olay üzerine de konuşmayı artık zaid görüyorum. Ancaaak;
Bir Çiğilli ve aynı zaman da bir İlahiyatçı olarak,Babanın öldürme eylemi (Cinayet) ile,gerekçesinde kullandığı argümanlara baktığımda, bilinçli bir saptırma görüyorum.
Olayın cennet –cehennem,din-dindarlıkla bir alakası olmadığı açık.Burada Patolojik-Psikolojik bir durum var.
Katil,cennete gidebilmesi için çocukların öldürülebileceğine dair hangi dini veriden veya nass’ dan hareketle böyle bir çıkarımda bulundu acaba?
Katilin Facebook hesabına baktığımda,Türkiye ortalaması muhafazakar bir kişi gördüm.
Osmanlı arması bir profil, birkaç dua paylaşımı ve Cuma tebriki…
Anladığım kadarıyla Cüppeli Ahmet şarlatanı ve adamlarının paylaşımlarını da paylaşmış.
Fakat alakası olmasa bile, bu acı olay bağlamında bir uyarıyı yeniden yüksek sesle dile getirmek istiyorum.
Dinin sunumunu yapan insanlar, adı ne olursa olsun,
Dinin aşırı yorumlarından,dini hayatın idealizasyonundan her zaman uzak durmalılar.
İnsan hayatını değersizleştirecek, ölmeyi ve öldürmeyi teşvik anlamına gelecek her türlü anlatım ve tasvirden kaçınmalılar. Unutmayalım!, Cana Kıymak En Büyük Günahtır.Nokta.
Bir Çiğilli olarak gerçekten çok üzüldüm.
Sahipsiz Köyün Batması Haktır
Bu yıl 3-4 defadır 20-25 kişilik guruplar halinde kasabamız dışından arkadaşlarımla piknik amaçlı kasabamıza gittim.
Kasabamızın son yıllarda içine düştüğü fiziki manzara gerçekten içimizi sızlatıyor.
Bu durumun tabii ki bizim hemşehrilerimizle bir alakası yok.
Kasabaları mahallelere dönüştüren Büyükşehir Yasasının sonuçları, kasabamızın son durumunu göze alarak söyleyelim ki, HİÇ İYİ OLMADI.
Bu neticeye siyasi bir karar olarak varmıyorum, Manzaraya bakarak söylüyorum.
Şimdi bazı arkadaşlar kalkıp;”Biz demiştik!” diyebilirler. Hatta “ Günaydııın” da diyebilirler.
Bu konu ayrı bir lokal ortamda tartışılabilir de ancak;
Benim amacım şimdi bir bahsi diğer.
Kabul edelim ki 1967 yılından itibaren Belediye yönetimine geçen kasabamız tarihinde, kasabamıza yapılan en iyi hizmetlerden biri de, Tekgori mevkii ne yapılan GÜKKÜ piknik alanıydı. Emeği geçenlerden Allah razı olsun.
Kasabamızda yaşayan hemşerilerimiz için ailecek oturulup piknik yapılacak bir ortam fazla sorun olmayabilir. Kasabamızın her tarafı doğal güzellikleri açısından buna müsait…
Ya da işleri-güçleri nedeni ile insanlarımız buna fırsat bulamayabilir.
Ama bizim gibi dışarıdan kasabamıza gelip gidenler açısından bunun önemi izah edilemez…
Daha kasabamıza girer girmez tüm misafirlerimiz, hayranlıklarını yüksek sesle dile getirme ihtiyacı hissettiler.
Peki sıkıntı ne o zaman? Dediğinizi duyar gibiyim.
Bir daha belirtmeliyim sözüm muhataplarına…Yani, Ilgın Belediyesine…
Yeni seçilen Belediye başkanı acaba Gükkü’ye hiç geldi mi?
Gükkü diye bir yer olduğunu biliyor mu?
Bilmiyorlarsa mevkinin son durumunu biz onlara biraz anlatalım.
1-Mescidin dış duvarları kırmızı sprey boyalarla siyasi simge ve sloganlarla kirletilmiş.
2- Şadırvanların mermerleri sökülmüş kenarlarda duruyor.
3-Musluklar yerinde yok.Her birine ağaç tıpa sokulmuş.
4- Su kaçakları dolayısı ile şebekeden sağlanan sular kapatılmış.
5-Tuvaletlerde su olmadığı gibi, lavabolar kırılmış, içi içler acısı
6-Tretuvarlar ve kilitli taşlar sökülmüş
7-Kameriyenin şıngılları eskidiği için tavan su almış ve delikler oluşmuş.
Daha yazabilirim ama uzatmak istemiyorum.
Ancak Sayın Belediye Yetkilileri!
Tabii ki eskiyecek, kırılacak, size orada yatın bekleyin de demiyoruz.
Ama kırılan, sökülen,bozulan yerleri tamir etmek sizin göreviniz değil mi?
Kasabamız girişi ,bölünmüş yolun başlangıcı nadas olmuş…
Ne asfalt kalmış ne yol….
Hadi iki Çiğil arasındaki yol,karayolları veya il özel idaresi sorumluluğunda,
Ama kasaba içinde her tamir edilen su patlaklarından sonra kenara yığılmış kilitli taşları kim yerine koyacak?
Koski mi? Siz mi?
Seçim önceleri oy istemek için her siyasi partinin temsilcileri kasabamıza uğradılar.
Şimdi ?
Bu konularda Murat GÜLLE kardeşimizin sesi ve nefesi daha ne kadar yetecek veya tükenecek…
Lütfen duyarsız kalmayalım…En azından Murat’ın kasabamızla ilgili paylaşımlarını daha çok yere ulaştıralım…Paylaşalım…Retweet edelim..
Ekmeğini yediğimiz,hala suyunu içtiğimiz kasabamızı yalnızlığa terk etmeyelim…
Ve muhtemel mezarımızın da bulunduğu bu topraklara sırtımızı dönmeyelim..
Tüm bu düşünce ve taleplerim,kasabamıza aşık bir vatandaşın istek ve talepleri olarak değerlendirilsin ne olur?
Kasabamızda besicilik ve bir sorun
Biliyorum birileri böyle bir başlığı görünce burun kıvırarak,
-“ Hele bak sanki kendi Etiler veya Şisli de yetişti.” diyecekler.
-Desinler…
Kasabamızdan genç nüfusun büyük bir kısmı Konya’da yaşıyor.
Orta yaş ve üstü hemşehrilerimiz ise geçimlerini son yıllarda büyükbaş besiciliği yaparak sağlıyorlar…
Bu güzel bir gelişme aslında…
Kasabamız Büyükbaş ve Küçükbaş hayvancılığı için uygun…
Konuştuğum bazı hemşehrilerim ise son yıllarda hayvancılığın getirisinin iyi olduğunu söylüyorlar…
Devletin son yıllarda verdiği teşvikler ve eski belediye başkanlarından Ali AKSOY’un örnekliği ,kasabamızda hayvancılığın gelişmesine katkı sağladı.
Sütler üreticinin kapısından alınıyor…Yem ayağına getiriliyor.
Pancar işciliği artık bitti.
Hayvancılık kasabamız için iyi bir alternatif…
Ancaaak;
Planlı ve düzenli,yerinde yapılmayan bir besicilik kasabamızın tüm doğal güzelliklerini ortadan kaldırıp, çevreye yayılan kötü kokular nedeniyle kasabamızı yaşanmaz bir yer haline getirabilir.
Ali AKSOY’un zamanında iyi bir planlama ile kasabamız Kuruçay mevkii bu amaçla imara açılmıştı. Elektrik ve su hizmetleri de götürüldü.
Şimdi ise, ahır sorunları nedeniyle veya altyapıya masraf etmeme adına herkes evinin altında besicilik yapmaya başlamış.
Kasabaya girişinizde o kesif kokuyu hissediyorsunuz…
Kimse alınmasın, suçlamasın…Bu iyi bir durum değil.
Ilgın Belediyesi’nin bu durumu düzeltme adına bir şeyler yapmasını bekliyoruz…
Bir zamanlar kasaba içinde harman dökmenin ve Patoz atmanın yasaklanarak vatandaş harman yerlerine nasıl yönlendirilmiş ise,
Besicilik konusunda da üç mahalle için de alternatif yerler belirlenebilir…
Körüş Memedi’nin ardından…
Körüş Memedi’nin ardından…
Öncelikle Merhuma Allah’tan rahmet diliyorum.
Başta eşleri Zeynep ablaya sabırlar diliyorum.
Zaman ne kadar hızlı geçiyor…
Sermayemiz olan ömrümüz, güneşin altındaki buz gibi hızla eriyor…